Boşluğa yazmak.
Anonim olmak.
Aklından geçenleri yazıya dökmek…
Bir süre sonra bilinmeye başlamak.
İstediğini yazmaya devam etmek
ama tanıyanların da okuduğunun farkındalığı ile
yazdıklarına dikkat etmek.
Daha sonra…
Takipçi adı altında yabancı okuyucuların çoğalması,
fark etmeden içini dökenin kaybolup,
genel yazılara geçiş…
SM’nın ilgi çekici bir yer haline gelmesi ile
insanların takipçi toplama merakı ile
takipçilerin istediklerini yazmaya başlamak,
onları sayfaya bağlayacak
dikkat çekici şeyleri paylaşmak.
Benim esas kopuş noktam burada oldu aslında!!!
Ortama ayak uydurayım dedim, yaptıklarımdan hoşlanmadım.
Bir yandan kendi istediklerimi de yazamamaya başladım.
İş gibi yazmaya çalıştım, bu beni daha da hasta etti.
Sonra paylaşımların arası açıldı, açıldı ve sonunda bitti.
Bu esnada ve devamında
ortam önce
herkesin birbirini kopyalayıp yapıştırdığı, içerik çaldığı bir yere dönüştü.
Sonra daha da vasıfsızlar toplanarak,
kalite ve seviye sıfıra indi.
Bu topluluk içinde yer almak istemedim.
Onların içinde olmak kendi değerimi, kendi gözümde düşürdü.
İçlerinde olduğum, uyum sağlamaya çalıştığım dönemin
her anında kendimden nefret ettim.
SM’den uzaklaşmamın başka etkeni de
şahsi hesabımdan bir şey koyunca insanlar ile iletişime geçmek zorunda kalmamdı.
Ya DM ile iletişime geçilmesi ya da
herhangi bir paylaşım sonucu, insanların aklına geldiğim için telefon ile armamdı.
Hiç sevmiyorum sürekli birileri ile konuşmayı.
Hiç!
Şimdi kimsenin bilmediği bir blogda, kafamdan geçenleri yazıyorum.
Eskisi gibi, biri okuyacak diye değil,
boşluğa yazmak gibi.
Çok mutluyum!
Comments